Ankara arılarının hemen hepsi yerli arılardır. Bunların vücutları esmer, göğüsleri sarı ve karınları şerit halinde çizgilidir. Bu cins arılar çok çalışkan olurlar, iklime kolay alışırlar. İnsanı o kadar sokmazlar. Bir ila iki yaşında bulunan arılar, yumurta yaparlar ve mum kurtlarına karşı oğullarını iyi müdafaa ederler. Kışa ve soğuğa karşı son derece mukavimdirler. Ankara balı, kokusu, lezzeti, cinsinin güzelliği itibariyle Türkiye'nin en iyi balı dense yeridir. En güzel vasfı renginin beyaz oluşudur. Ankara balı zehirsiz olup, bu gün maalesef bu saf ve güzel balı bulmak pek güçtür. Ankara balını bu gün en çok yetiştiren Elmadağ, Çubuk, Beypazarı gibi bir kaç ilçe kalmıştır. Bahar aylarında İdris Dağından Elmadağ'a doğru baktığımızda yabani yonca ile örtülü ovanın renk cümbüşünün yok olduğu görülmektedir. Balın bir kilosunu yapmak için bir arı, tam dört bin km. yol kat eder ve dört milyon çiçekten nektar alır. ve kovana beraberinde çok şey taşır... Dayanıklılık taşır bal. Doğa, bedeninimizin kırılganlığını bildiğinden, kendi eliyle sağlamlaştırır direncimizi. Bal, bedeninimize dayanıklılık taşır. Çünkü, kendisi dayanıklıdır, dünyada bozulmayan hiç bir gıda maddesi yoktur baldan başka, sağlık taşır bal çünkü kendisi sağlıklıdır. Balın içinde verem, tifo, dizanteri, şarbon, anjin ve benzeri iltihap yapan mikroplar yaşayamaz, ölür. Sayısız bitki türünden elde edildiği için de, hem enerji hem de şifa kaynağıdır.
28 Mart 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder