28 Mart 2009 Cumartesi

Ankara

HAVASI SERT...İNSANI MERT...GÜZEL ANKARA.....







Ankara:



Ankara. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti ve İstanbul'dan sonra ikinci büyük şehridir. Eski adı Angora olan şehrin nüfusu 2005 verilerine göre 4.319.167 (il nüfusu 5.153.000) olup, rakımı 950 metredir. M.Ö. 12. yüzyılda Hititler dönemindeki ismi Ankuwash olan şehir, Galat ve Roma İmparatorluğu döneminde Ancyra olarak anılmış, Hellenistik çağ ve Doğu Roma İmparatorluğu döneminde Ánkyra ismini almıştır. Şehrin kimliğine katkı yapan tarihi eserlerin başında otantik çevresi ile şehrin hemen her yerinden görülebilen Ankara Kalesi gelir. Anadolu'nun merkezindeki İç Anadolu Bölgesi'nde bulunan bulunan Ankara Ankara ilinin de merkezidir. Ankara önemli bir endüstri ve ticaret şehridir. Türkiye devletinin merkezidir ve tüm yabancı ülke elçiliklerine ev sahipliği yapar. Şehir Ankara keçisi ve bu keçiden üretilen tiftik, emsalsiz Ankara kedisi, balı, bölgeye özel üzümleri ve beyaz Ankara tavşanı ile ünlüdür. Ankara, doğuda Kırşehir ve Kırıkkale; batıda Eskişehir; kuzeyde Çankırı; kuzeybatıda Bolu ve güneyde Konya ve Aksaray illeri ile çevrilidir. Ankara, Orta Anadolu'nun kuzeybatısında bulunan Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin kollarının oluşturduğu ovalarla kaplı bir bölgedir. Bu bölgede orman alanları ile step ve bozkır alanlarını bir arada görmek mümkündür. Akarsu boylarında sıralar halinde görülen iğde, söğüt ve kavak ağaçları step içerisinde yer alır. Ankara çevresinde plato üzerinde yükselen münferit dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada ise yağışlardaki artış yüzünden orman örtüsü kendini belli etmeye başlar.




Ankara İlçeleri
Ankara ilinin ilçeleri; Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Keçiören, Mamak, Sincan, Yenimahalle, Akyurt, Ayaş, Bala, Beypazarı, Çamlıdere, Çubuk, Elmadağ, Evren, Gölbaşı, Güdül, Haymana, Kalecik, Kazan, Kızılcahamam, Nallıhan, Polatlı ve Şereflikoçhisar` dır.
Akyurt : Kent merkezine 33 km. uzaklıktadır. İlçeye bağlı Balıkhisar Köyüne 1 km uzaklıkta, M.Ö. 3000 yılı ortalarından itibaren yerleşime sahne olmuş, Eski Tunç Çağına ve sonrasına ait büyük bir höyük bulunmuştur.

Altındağ : Kent merkezine 1 km. uzaklıkta, Selçuklular , Osmanlılar ve daha eski medeniyetleri kapsayan ilçede; Ankara Kalesi, Augustus Tapınağı, Julianus Sütunu, Roma Hamamı, Cumhuriyet Anıtı, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Etnografya Müzesi, Kurtuluş Savaşı Müzesi ve Cumhuriyet Müzesi bulunmaktadır. Ayrıca Karacabey, Ahi Şerafettin, Hacı Bayram Veli Efendi, Karyağdı, Gülbaba ve İzzettin Baba Türbeleri ile Hacı Bayram, Aslanhane, Ahi Elvan, Alaaddin, Zincirli ve Kurşunlu camileri de ilçe sınırları içerisindedir.
Ayaş : Kent merkezine 58 km. uzaklıktaki Ayaş İlçesi kaplıcaları ile ünlüdür. Karakaya Kaplıcası ile 23 km. batısındaki Ayaş içmelerinin mineralli ve radyoaktifli suların sağlık açısından önemli bir zenginlik kaynağıdır. Karadere Bağlan, Ova Bağları, Arıklar Bağları, Kirazdibi Bağları ilçenin diğer tabiat varlıklarıdır.
Bala : Ankara`nın güneyinde yer alan Bala ilçesi sınırlarındaki, ilçeye 35 km uzaklıktaki Beynam Ormanları Balâ ilçesinin olduğu kadar Ankara`nın da önemli mesire yerlerindendir. Burası genellikle çam ormanlarıyla kaplıdır.

Beypazarı : Ankara`ya 99 km. mesafede olan Beypazarı ilçesinin tarihi Hitit ve Friglere kadar uzanmaktadır. Beypazarı`nın bir piskoposluk merkezi olduğu, adının önceleri Lagania, Anastasıopolıs olarak değiştirildiği tarihi eser ve haritalardan anlaşılmaktadır.Beypazarı, tarihi evleri, gümüş işçiliği ve havucu ile ünlü şirin bir ilçedir. Boğazkesen Kümbeti, Suluhan, Eski Hamam, Sultan Alaaddin Cami, Akşemseddin Cami, Kurşunlu Cami, Rüstem Paşa Hamamı, Gazi Gündüzalp Türbesi (Hırkatepe), Kara Davut Türbesi (Kuyumcutekke), Karaca Ahmet Türbesi, ilçe sınırları içerisinde olup görülmeye değer tarihi mekanlardır.
İlçeye 10 km. uzaklıkta bulunan Tekke Yaylası, 44 km uzaklıktaki Karaşar beldesinde bulunan Eğriova Yaylası ve Gölü, Dereli köyü civarında peri bacalarını andıran yapılar ilçenin ilgi çekici yerleridir.
Çamlıdere : Ankara`nın kuzeybatısında yer alan Çamlıdere ilçesinin şehir merkezinden uzaklığı 108 km. dir. İlçede Selçuklu dönemine ait Peçenek Beldesinde bir Camii bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Bizans Dönemine ait mezar ve yerleşim yerleri kalıntılarına da rastlanılmaktadır.
Çankaya : Çankaya İlçesi, şehir merkezine 9 km. uzaklıktadır. Ankara`nın önemli ilçelerinden olan Çankaya İlçesi, ili merkezine yakın pek çok semti içine alır. Atatürk Orman Çiftliği, Eymir Gölü, Elmadağ Kayak Tesisleri, Ahlatlıbel Spor ve Eğlence Merkezi ilçe sınırlarındadır.
Anıtkabir, Atatürk Müzesi, Atatürk Anıtı (Zafer Anıtı-Sıhhiye), MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi, Güvenlik Anıtı, Etnografya Atatürk Anıtı, Doğa Tarihi Müzesi, ODTÜ Arkeoloji Müzesi, Devlet Resim ve Heykel Sergi Salonu, Anıt Park, Botanik Bahçesi, Abdi İpekçi Parkı, Güven Park, Kurtuluş Parkı, Kuğulu Park, Milli Egemenlik Parkı, Ahmet Arif Parkı, 100. Yıl Kapalı Yüzme Havuzu, Belediye Buz Paten Sahası gibi spor alanları, Oyuncak Müzesi (Cebeci-Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi), Hitit Anıtı, Atakule, TBMM ilçenin başlıca turistik yerlerindendir.
Çubuk : Çubuk, Ankara şehir merkezine 39 km uzaklıktadır. Aktepe` de bulunan bir kale harabesi ve Karadana Köyünde Oyulu Kaya Mezarı Hitit kalıntılarıdır. Çubuk II. Barajı drenaj alanında bulunan ormanlık ile Karagöl mevkiinde bulunan ormanlık alanlar önemli mesire yerleridir.

Elmadağ : Kent merkezine 41 km. uzaklığındadır. Kökü Selçuklulara kadar uzanan halıcılık, el dokuması, kilim, heybe ve çantalar kültür zenginliklerini günümüze kadar getirmiştir.
Etimesgut : Etimesgut ilçesinin Ankara şehir merkezine uzaklığı 20 km. dir. Gazi Tren istasyonu ve Atatürk`ün İstanbul`a gidiş gelişlerinde uğurlandığı Etimesgut Tren İstasyonu tarihi yapı özellikleriyle dikkat çekicidir. Etimesgut`a adını veren Ahi Mes`ud, Ahi Elvan gibi Türk büyüklerinden, Ahi Elvan Hazretlerinin Türbesi Elvanköy` de Elvanköy Cami avlusunda bulunmaktadır.
Evren : İl merkezine 178 km. uzaklığındadır. Çevrede rastlanan höyük ve kilise, kale kalıntıları bu yörenin İslamiyetten çok önceleri yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. İlçe sınırları içerisinde Evren-Sarıyahşi yolu üzerinde Evren` e 2 km. uzaklıkta bir höyükte bin yıla ait seramik kalıntılarına rastlanmıştır. Çatalpınar Köyünün 2 km güneybatısında bulunan Sığırcık Kalesi Geç Bizans ve Osmanlı Dönemine aittir.
Gölbaşı : Ankara`ya 20 Km. uzaklıktaki Gölbaşı ve çevresi Ankara`nın mesire, sayfiye, turizm ve sanayi bölgesi durumundadır. Mogan ve Eymir Gölleri, doğal güzelliği, temiz havası ve balık üretimi ile ilçeye turistik bir değer kazandırmaktadır.
İlçe sınırlarında, İncek, Hacılar ve Tulumtaş köyleri arasındaki Karayatak Tepe Mevkiinde yer alan Tulumtaş Mağarasında görülmeye değer dikit, sarkıt ve sütunlar bulunmaktadır.
Güdül: Güdül’ün şehir merkezine uzaklığı 89 km.dir. İlçe yakınından geçen Kirmir Çayı boyunca kayalara oyulmuş mağaraların Etiler`e (M.Ö. 2000) ait olduğu sanılmaktadır. Çağa Kasabasında bulunan Roma Tümülüsü, Kavaközü köyünde bulunan Samutbali Türbesi ve Tekke Mevkiindeki Kasım Baba Türbesi ilçenin kültürel zenginlikleri arasındadır. 1 Eylül 1957 yılına kadar Ayaş ilçesine bağlı bir nahiye iken aynı yıl 7030 sayılı Kanun ile ilçe olmuştur.
Haymana : Kent merkezine uzaklığı 73 km. olan Haymana kaplıcalarıyla dünyaca ünlüdür. Kaplıcaların tarihi Hititlere kadar uzanmaktadır. Hititlerden sonra Romalılar devrinde kaplıca tesisleri yeniden onarılmış, ayrıca kaplıcanın 1-1.5 km doğusunda halen harabeleri bulunan bir şehir kurularak, bu bölge bir su tedavi merkezi haline getirilmiştir.
Kalecik : Kent merkezine 71 km. uzaklıktaki Kalecik ve civarının ilk defa M.Ö. 3500-4000 yıllarında erken Kalkolitik Devirde iskan edilmiş olduğu tahmin edilmektedir. Hasbey, Saray, Tabakhane Camileri, Kazancıbaba, Alişoğlu Türbesi ile Kızılırmak üzerindeki Develioğlu Köprüsü ve Kalecik Kalesi belli başlı tarihi eserleridir.
Kazan : Kazan` ın şehir merkezinden uzaklığı 45 km. dir. İlçenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Yapılan kazılar sonucu çıkan birçok tarihi eser, çok değişik medeniyetler zamanında ilçe ve köylerinde yerleşim olduğunu göstermektedir.
Keçiören : Keçiören ilçesinin Ankara şehir merkezine uzaklığı 3 km. dir. Ankara`nın Merkez ilçelerinden biridir. Mustafa Kemal`in Kurtuluş Savaşına hazırlandığı ve karargah olarak kullandığı Ankara Eski Tarım Okulu bugün müze olarak Keçiören sınırları içerisindedir.
Kızılcahamam : İl merkezine 83 km. uzaklıkta bulunan Kızılcahamam Ankara`nın en yoğun orman örtüsüne sahip olan yerleşim yeridir. Maden suyu bakımından oldukça zengin olan Kızılcahamam`a 16 km uzaklıktaki Şey Hamamı Kaplıcası ülkenin önemli kaplıcaları arasındadır.
Mamak : Mamak ilçesinin şehir merkezine uzaklıgı 7 km. dir. İlçede kültür hizmetlerini yerine getirmek için şimdiki Belediye Başkanlık Binasının yer aldığı Konservatuar Binası bulunmaktadır. Ayrıca 75. Yıl Cumhuriyet Anfi Tiyatrosu, kültürel faaliyet varlıklarından sayılabilir.Tabiat varlıkları olarak Hatip Çayı, Bayındır Barajı ve önemli 4 mesire yerlerindendir.
Nallıhan : Nallıhan`ın şehir merkezine uzaklığı 161 km. dir.İlçe merkezi 1599`da Vezir Nasuhpaşa` nın burada bir han yaptırmasıyla teşekkül etmiş, adını bu Han`dan almıştır. Halen çatısı yıkık olan Han ile birlikte cami ve hamam da yapılmıştır. İlçede, Uluhan (Köstebek) Köyünde 17. Yüzyılda inşa edilmiş olan Uluhan Cami de diğer önemli bir eserdir.
Polatlı : Polatlı ilçesinin şehir merkezine uzaklığı 78 km. dir. Bugünkü Polatlı`nın 20 m. kuzeybatısına düşen Yassıhöyük Köyü ve çevresi bölgede gerçek bir tarih başlangıcı sayılabilir. Bu çevrede 86 adet tümülüs ve kral mezarları ve kalıntıları ilçe merkezinde de tümülüs ve şehir kalıntıları bulunmaktadır.
Sincan : Sincan’ın şehir merkezine uzaklığı 27 km. dir. Sincan çevresinde yapılan bazı kazılarda Selçuklulara ait eserlerin bulunması XI. Yüzyılda Sincan ve çevresinde yerleşim olduğuna dair önemli ip uçları vermektedir. İstanbul-Bağdat tren yolu 1892 Sincan köyden geçmiştir. 1926 Devlet Demir Yolları arşivlerinde Hattın devamında 8-10 hanelik bir köy, hatta yakın olan bir de cami var.şeklinde yazılmaktadır. 30.11.1983 tarih ve 2963 Sayılı Yasa ile Sincan İlçe haline dönüştürülmüştür .Bakanlar Kurulu’nun 08.03.1988 gün ve 88/12721 sayılı kararı ile Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınmıştır.
Şereflikoçhisar : Şehir merkezine 148 km. uzaklıktadır. İlçede, Türkiye`nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü bulunmaktadır. Kuzeyinde bulunan Hirfanlı Baraj Gölünde balıkçılık yapılmaktadır. Tuz Gölü, Kurşunlu Camii, Koçhisar Kalesi ve Parlasan Kalesi, ilçenin tarihi ve turistik zenginliklerini oluşturur.
Yenimahalle : Yenimahalle`nin şehir merkezine uzaklığı 5 km. dir. Kent Merkezinde yeralan Yenimahalle`nin tarihini vurgulayan eserler arasında Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat tarafından 1222 yılında eski Bağdat Ticaret yolunun geçtiği Ankara Çayı üzerinde yaptırılan Akköprü sayılabilir. Tarihi özelliğini hala korumakta olan Köprü, 4 büyük, 3 küçük olmak üzere 7 kemerden oluşmuştur

Ankara Balı


Ankara arılarının hemen hepsi yerli arılardır. Bunların vücutları esmer, göğüsleri sarı ve karınları şerit halinde çizgilidir. Bu cins arılar çok çalışkan olurlar, iklime kolay alışırlar. İnsanı o kadar sokmazlar. Bir ila iki yaşında bulunan arılar, yumurta yaparlar ve mum kurtlarına karşı oğullarını iyi müdafaa ederler. Kışa ve soğuğa karşı son derece mukavimdirler. Ankara balı, kokusu, lezzeti, cinsinin güzelliği itibariyle Türkiye'nin en iyi balı dense yeridir. En güzel vasfı renginin beyaz oluşudur. Ankara balı zehirsiz olup, bu gün maalesef bu saf ve güzel balı bulmak pek güçtür. Ankara balını bu gün en çok yetiştiren Elmadağ, Çubuk, Beypazarı gibi bir kaç ilçe kalmıştır. Bahar aylarında İdris Dağından Elmadağ'a doğru baktığımızda yabani yonca ile örtülü ovanın renk cümbüşünün yok olduğu görülmektedir. Balın bir kilosunu yapmak için bir arı, tam dört bin km. yol kat eder ve dört milyon çiçekten nektar alır. ve kovana beraberinde çok şey taşır... Dayanıklılık taşır bal. Doğa, bedeninimizin kırılganlığını bildiğinden, kendi eliyle sağlamlaştırır direncimizi. Bal, bedeninimize dayanıklılık taşır. Çünkü, kendisi dayanıklıdır, dünyada bozulmayan hiç bir gıda maddesi yoktur baldan başka, sağlık taşır bal çünkü kendisi sağlıklıdır. Balın içinde verem, tifo, dizanteri, şarbon, anjin ve benzeri iltihap yapan mikroplar yaşayamaz, ölür. Sayısız bitki türünden elde edildiği için de, hem enerji hem de şifa kaynağıdır.

Ankara Çiğdemi




Ankara çiğdemi,sarı çiğdem, "Crocus ancyrensis" Çoğunlukla iç anadolu bölgesinde yetişen Şubat-nisan aylarında açan ve ilkbaharın müjdecisi bu sarı kır çiçeğinin Dünya'da yalnız Türkiye'de yetiştiğini biliyormuydunuz?

Ankara Armudu


Ankara armudu (Pyrus communis L.), üstün meyve kalitesi ve uzun süre depolanabilme özellikleri nedeniyle çok eski zamanlardan bu yana armut yetiştiricilerinin ilgisini çeken yerli, standart, kışlık çeşitlerimizden birisidir. Armudun gen merkezlerinden birisi olan ülkemizde, Ankara armudunun dışında yazlık, kışlık, standart yada yöresel 600'ün üzerinde çeşit bulunmaktadır. Bir ılıman iklim bitkisi olan armut ülkemizin tüm tarım bölgelerinde yetiştirilmektedir. Ağaç varlığı bakımından Ege (%17.7), Marmara (%16.7) ve Ortakuzey (%16.0); üretim bakımından ise Marmara (%20.7) ve Ortakuzey (%15.4) Bölgeleri ilk sırada yer almaktadır. Hem ağaç miktarı ve hem de üretim bakımından ön sıralarda bulunan Ortakuzey Bölgesi'nde yer alan Ankara ili, 830.000 adet ağaç varlığı ve 23.000 ton üretimi ile hem Bölge'nin ve hem de Bursa ilinden sonra ülkemizin en önemli armut üreticisi ili konumundadır . Ankara ilinin tüm ilçelerinde armut tarımı yapılmakta ise de toplam ağaç varlığının %85'ini ve üretiminin %80'ini karşılayan Çubuk, Kızılcahamam, Nallıhan, Kalecik, Güdül, Ayaş ve Kazan bu meyve türünün yetiştirildiği başlıca ilçelerdir. Bu il- çelerden Çubuk, Ankara ili armut üretiminin %30'unu tek başına karşılamaktadır . Ankara ilinde yetiştirilen başlıca armut çeşidi Ankara armududur. Ülkemizin toplam armut üretimi içerisinde % 17'lik paya sahip bulunan Ankara armudunun en fazla üretildiği bölge, içerisinde Ankara ilinin yer aldığı Ortakuzey Tarım Bölgesi'dir. Bölgenin armut üretiminin %50'sini bu çeşit oluşturmaktadır. Kaynağının büyük olasılıkla Ankara ili olduğu öne sürülen Ankara armudu meyvecilik yönünden kısmen olumsuz ekolojik koşullara sahip Orta Anadolu Bölgesi'ne iyi uyum göstermektedir ve bu özelliği ile Bölge meyveciliğine önemli katkılarda bulunmaktadır.

Ankara nın jeolojik yapısı


Ankara topraklarının özellikle kuzeyde kalan bölümleri volkanik oluşumlardır. Bu bölgede andezitik ve trakitik kayalar; kuzeydoğuda granit türü püskürür kayalar; kuzeybatıda ise kireçtaşları ve kumtaşları görülür. İlin güney ve güneydoğu bölümlerindeki mezozoik (II.zaman) alanlara rastlanır. Güneybatıda kalan Polatlı çevresindeki kireçtaşları fosiller açısından oldukça zengindir. Sakarya ırmağı çevresinde tersier ( III. zaman ); Polatlı çevresinde eosen; Tuz gölü çevresinde de nojen ( III. zamanın son sistemi ); çukur ve düz alanlar ile akarsu boylarında kuvaterner ( IV. zaman ) oluşukları görülür.Ankara toprakları tektonik açıdan da; iki dağ kuşağı arasında sıkışmıştır. Çevrede yer yer faylara ( kırık hatlara ) rastlanır.Kent merkezi büyük ölçüde volkanik yüzey mazlemesiyle kaplıdır. İlin büyük bölümü kireç taşlarından oluşmuş, bu nedenle de kireç oranı yüksek, küçük taneli, kolayca dağılabilen, tarıma az elverişli kahverengi topraklarla kaplıdır. Akarsu boyları ve tekne tabanlarında tarıma elverişli alüvyon topraklara rastlanır.

Ankara da doğal yaşam


FLORA Ankara ilinin bitki örtüsü, İç Anadolu Bölgesinin genel karakteristiğine uygun olarak steptir.
Özellikle Tuz Gölü çevresinde geniş step alanlar bulunur. Doğal bitki örtüsünü oluşturan bitkilerin büyük çoğunluğu kurakçıl ve tuzcul otsu bitkilerdir. Geven, üzerlik ve devedikeni doğal bitki örtüsünün tipik örnekleridir. İl topraklarının yaklaşık %10’luk bölümü ormanlarla kaplıdır, ancak bu ormanların büyük bir bölümü tahrip edilmiş durumdadır.
Ormanlar Kızılcahamam, Beypazarı, Çamlıdere, Ayaş ve Bala ilçelerinde yaygınlık gösterir. Meşe, ardıç, ve karaçam ana türleri oluşturur.


FAUNA Ankara ve çevresi yakın zamanlara kadar zengin bir yabancıl hayvan varlığına sahipti.
İl sınırları içinde, sayıları giderek azalsa da, geyik, karaca, yaban domuzu, ayı, yaban kedisi, vaşak, kurt, tilki, sansar, kokarca, tavşan gibi memeliler ile çok sayıda kuş türüne halen rastlanılmaktadır. Toprakların hayvancılığa uygun olması nedeniyle, Ankara’daki evcil hayvan varlığı içinde en önemli türü koyun oluşturur. Sayısal olarak bu türü keçi ve büyükbaş hayvanlar takip eder. İlin kuzey bölümünde arıcılık yapanlara da rastlanır. Son yıllarda Ankara keçisi üretimi yeniden ilgi alanına girmeye başlamıştır. Ankara kendi adıyla anılan üç beyaz evcil hayvanıyla da anılır. Angora yününe adını veren Ankara Keçisi, uzun türlü Ankara Kedisi ve yine uzun tüylü Ankara Tavşanı.

Ankara Coğrafi Yapısı


Anadolu Bölgesi’nde yer alan Türkiye Cumhuriyetinin başkenti Ankara, doğuda Kırşehir ve Kırıkkale; batıda Eskişehir; kuzeyde Çankırı; kuzeybatıda Bolu ve güneyde Konya ve Aksaray illeri ile çevrilidir. Ankara, Orta Anadolu’nun kuzeybatısında bulunan Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin kollarının oluşturduğu ovalarla kaplı bir bölgedir. Güneyinde Tuz Gölü havzası ile Cihanbeyli Yaylası bu platoyu tamamlamaktadır. Bu bölgede orman alanları ile step ve bozkır alanlarının çevresi plato üzerinde yükselen dağlarla çevrilidir. Yüzölçümü ile Türkiye’nin ikinci büyük ili olan Ankara, 24.521 km2’lik bir alanı kapsamaktadır. 2000 Yılı genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 4.007.860'tır. Ankara'da tipik karasal İklim hüküm sürmekte olup, yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve kar yağışlı geçer. Yıllık ortalama sıcaklık 11,6 C'dir. En çok İlkbahar ve Kış aylarında yağış alır. Yıllık ortalama yağış miktarı 386,3 mm.dir.

Ankara ya özel


ANIT KABİR.....

Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de ölümünden sonra cenazesi Ankara’ya getirilerek Etnoğrafya Müzesi’ndeki büyük bir salona geçici olarak defnedilmiştir. Bundan sonra TBMM. Atatürk için bir Anıtkabir yapılmasını kararlaştırmış ve bunun için de bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyon Ankara’nın ortasında yüksek bir tepe olan Rasattep’yi Anıtkabir’in yeri olarak seçmiştir. Bundan sonra Uluslar arası bir yarışma açılmış, bu yarışmada Prof.Dr.Emin Onat ve DoçDr.Orhan Arda'nın projesi başarılı görülerek uygulanmasına karar verilmiştir. Anıtkabir’in yapımına 1944 yılında başlanmış, ve 1953 yılında da tamamlanmıştır. Bundan sonra 10 Kasım 1953’te Atatürk’ün Etnoğrafya Müzesi’ndeki tahnit edilmiş naşı törenle Anıtkabir’e nakledilmiştir. Anıtkabir, 15.000 m2’lik bir alanda yapılmış, Çankırı’nın açık sarı ve gri travertenleri kullanılmıştır. Tandoğan Meydanı’ndan hafif dik bir asfalt yolla gelinen Anıtkabir’in sağ ve solunda iki kule bulunmaktadır. Bunlardan sağdaki İstiklal Kulesi, soldaki ise Hürriyet Kulesi’dir. Bu kulelerin önünde de Türk halkını simgeleyen kadın ve erkek grup heykelleri bulunmaktadır. Bu yolun sağ ve solunda, Heykeltıraş Hüseyin Özkan’ın yapmış olduğu 24 Hitit aslan heykeli yer aldığından ötürü de “Aslanlı Yol” ismi ile anılmıştır. Aslanlı Yol’dan geniş bir avluya geçilir. Zafer Alanı denilen bu avlunun girişinde sağda Mehmetçik Kulesi, solda da Müdafaa-i Hukuk Kulesi, Cumhuriyet, İnkılap, Misak-ı Milli, 23 Nisan kuleleri bulunmaktadır. Ayrıca bu avlunun sağ dış köşesinde Zafer Kulesi yer alır. Bu kule ile güneydeki Barış Kulesi arasında Şeref Holü’nün karşısında çift sıra sütunlu bölümde ise Türkiye Cumhuriyeti’nin 2.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün çok basit ve sade bir mezarı bulunmaktadır. Atatürk’ün mozolesinin bulunduğu Büyük Salon’un çıkış merdivenleri her iki yanında Zühtü Müridoğlu, Şadi Çalık, Ali Hadi Bara, İlhan Koman ve Nusret Suman kabartma ve heykelleri yer almaktadır. Mozolenin bulunduğu alan 32x60 m. ölçüsünde olup, 20 metre yüksekliğindedir. Duvarları ve döşemesi koyu Bilecik mermerleri ile kaplanmıştır. Tavanı altın mozaiklerle bezenmiştir. Salonun giriş kapısının karşısında penceresi Ankara Kalesi’ne bakan duvarın önünde taş bir set üzerine tek parça mermerden simgesel bir lahit yerleştirilmiştir. Atatürk’ün naşı ise bu lahdin altındaki toprak mezarda bulunmaktadır. Ana yapıya giriş kapısının solunda Atatürk'ün Gençliğe Hitabı, sağ yanında da Gençliğin Cevabı bulunmaktadır. Salonun çıkışında İnkılâp ve Misak-ı Milli kuleleri arasında Atatürk Müzesi 1960 yılında açılmıştır. Burada Atatürk’ün özel eşyaları, giysileri, madalyaları, fotoğrafları, kendisine sunulan armağanlar, Atatürk'le ilgili belgeler sergilenmektedir. Ayrıca 1967'de kurulan Atatürk Kitaplığı da İnkılap Kulesi'ndedir. Atatürk'ün Çankaya'daki özel kitaplığı buraya nakledilmiştir.

Ankara yaylaları


Ankara yaylalarında sürekli veya geçici olarak hayvancılık amacı ile kullanılan küçük yerleşmeler bulunmaktadır. Bitki örtüsü, su kaynakları, iklim değerleri değerlendirildiğinde ilin kuzey kesiminde Beypazarı, Güdül, Çamlıdere, Kızılcahamam ve Nallıhan ilçelerindeki yaylalar turizm potansiyeline sahip olup, doğa yürüyüşleri, kamping, günübirlik dinlenme ve su kaynaklarının olduğu yerlerde sportif olta balıkçılığı gibi çeşitli rekreasyon faaliyetlerine de olanak sağlamaktadır. Karaşar-Eğriova Yaylaları (Belenova, Kuyucak, Sarıalan, Çukurören Yaylaları) : Beypazarı’nın kuzeyinde, ilçeye 55 km., Karaşar beldesine 20 km. uzaklıktadır. Belenova, Kuyucak, Sarıalan, Çukurören ve Eğriova yaylalarını kapsayan Eğriova Yaylası 650 ha’dır. Yayla turizmi, doğa yürüyüşleri, çadırlı kamping ve günübirlik dinlenme gibi rekreasyon faaliyetleri için Ankara’nın en elverişli ve güzel yaylalarından biridir. Alabalık ve çay balığı türlerinin bulunduğu gölet, sportif balıkçılık için olanak yaratmaktadır. Çamlıdere-Benli Yaylaları (Yılanlı, Osmansin, Peçenek, Çukurören Yaylaları) : Çamlıdere ilçesinin doğusunda, ilçeye 40 km. uzaklıktadır. Yaylanın etrafı zengin çam ormanları tabanı ise çayırlarla kaplıdır. Yayla evleri genellikle ahşaptır. Yayla turizmi, doğa yürüyüşü ve çadırlı kamp kurmaya elverişlidir.
Güdül-Sorgun Yaylası : Güdül ilçesinin kuzeyinde, ilçeye 23 km. uzaklıktadır. Sorgun Köyü halkının yaz aylarında hayvan otlatmak amacıyla çıktığı yaylada, 1976 yılında yapılan bir de gölet bulunmaktadır. Etrafı zengin çam ormanlarıyla kaplıdır. Güdül ilçesinin en güzel yaylası olan Sorgun Yaylası, dağ ve doğa yürüyüşü, çadırlı kamping, günübirlik dinlenme ve sportif balıkçılık gibi çok amaçlı turizm potansiyeline sahiptir.
Nallıhan-Andız Yaylası : Nallıhan ilçesine 30 km. uzaklıktadır. Köylülerin hayvan otlatmak için kullandıkları yaylada altyapı yoktur. Orman idaresi tarafından yapılmış bir çeşme mevcuttur. Etrafı karaçam ormanlarıyla kaplı olan yayla, dağ ve doğa yürüyüşü ve çadırlı kamping için oldukça elverişlidir.
Kızılcahamam-Ulucak Yaylası : Kızılcahamam ilçesinin doğusunda, ilçeye 40 km. uzaklıktadır. Yayla, Haziran-Eylül aylarında hayvan otlatmak amacıyla kullanılmaktadır. Altyapı yoktur. Yayla turizmine ve dağ ve doğa yürüyüşlerine uygundur.
Kızılcahamam-Başköy Yaylası : Kızılcahamam ilçesine 45 km. uzaklıktadır. Çevresi çam ormanlarıyla kaplı olan yayla haziran-ekim aylarında hayvan otlatmak amacıyla kullanılmakta olup dağ ve doğa yürüyüşlerine elverişlidir.
Kızılcahamam-Salın (Maden) Yaylası : Kızılcahamam’a 35 km. uzaklıktadır. Yaylanın çevresi çam ormanlarıyla kaplıdır. Yaylada hiçbir altyapı yoktur. Ancak su kaynakları boldur ve su çeşmelerden sağlanmaktadır. Salın Yaylası yayla turizmi ve dağ ve doğa yürüyüşü için elverişli olup, çadırlı kamping için uygun alanlar vardır.
Bisiklet Turizmi : Kirmir Çayı Vadisi, Ankara Çayı Vadisi, Eğriova ve Benli Yaylaları, Karagöl, Mogan ve Eymir Gölü çevresi bisiklet turları yapmaya elverişli alanlardır.

Ankara Mogan gölü

GÖLBAŞI ''MOGAN GÖLÜ''

Ankaranın 15 km güneyinde bulunan göl. Elmadağı kitlesinin güneybatısındaki etrâfı faylı 30 km uzunluğundaki bir oluğun, kuzeybatısında bulunur. Alüvyon seddinin arkasında suların toplanması ile meydana gelmiştir. Mogan Gölünün uzunluğu 4 km, en geniş yeri 1250 m, yüzölçümü ise 2,5 km2dir. İlkbaharda su seviyesi beş metreye kadar yükselirse de genelde sığ ve az tuzlu bir göldür. Bu tuzluluk, buharlaşmanın fazlalığından meydana gelen bir özelliktir.Göl kıyısında bâzı kamu kuruluşlarına âit dinlenme tesisleri ve halka açık plajlar vardır.


Ankara’ nın kente en yakın ve onu biraz "denizli" yapan Gölü’dür. Konya yolu üzerindeki bu göl (25 km.), kıyısına kurulu olan ilçenin adıyla anılır. Gölden avlanan kocaman, turuncu ve çizgi filmlerdeki balıklara benzeyen sazan balıkları, kent içindeki pazar yerlerinde satılır. Göl çevresinde bir çok piknik alanı, restaurant ve çay bahçesi bulunuyor. Gölden çıkarılan kerevitle enfes yemekler yapan bir Belçika lokantası da var ama göl kenarındaki lokantalarda daha çok et-mangal yaygın. Konaklamak isterseniz otel de var.

Ankara da Tarihi Camii



Hacı Bayram Camisi Augustus Mabedi’nin bitişiğinde bayram Sokağı’ndadır. Bayramîliğin kurucusu olan Hacı Bayram Veli’nin 1427-1428 yılındaki ölümünden iki yıl önce yaptırılmıştır. Caminin yanında Hacı Bayram Veli’nin türbesi bulunmaktadır. Selçuklu mimarisi üslubunda, 16x22 metre ölçüsünde dikdörtgen plânlı olan cami taş temeller üzerine oturtulmuş tuğla duvarlarla örülmüştür. Üzeri kiremit kaplı kırma çatı ile örtülüdür. Camiye doğu, kuzey ve batıdaki üç kapıdan girilir. Kuzey duvarının önünde ahşap kadınlar mahfeli yer alır. Caminin Kıble duvarı üzerindeki çinili kitabeden Sultan III.Ahmet zamanında Hacı Bayram Veli’nin torunlarından Mehmet baba tarafından tamir edildiği anlaşılmaktadır. Türbenin güneydoğu köşesinde, kare plânlı taş kaideli silindirik tuğla gövdeli minare yer almaktadır. Bugünkü yapının XVIII.yüzyılda yenilendiği bezemelerinden anlaşılmaktadır. Erken Osmanlı sanatının en güzel örneklerini yansıtan ahşap mihrabı XVII.yüzyıl sonunda Nakkaş Mustafa tarafından yapılmıştır. Kütahya çinileri ile bezelidir. Hacı Bayram Veli’nin türbesi caminin Kıble duvarına bitişik olup, Augustos Mabedi’nden alınan malzeme ile inşa edilmiştir. Türbe kare plânlı olup, üzeri sekizgen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Caminin yanındaki mezarlık kaldırılmış ve Tacüddin Camisi mezarlığına nakledilmiştir. Hacı Bayram veli’nin türbesinin ahşap işçiliği yönünden son derece değerli kapıları bugün Ankara Etnoğrafya Müzesi’ndedir.

Ankara da Kuş İzleme


Çöl Gölü : Bâlâ ve Haymana ilçesi sınırları içerisindedir. Ankara’nın 7 km. güneyindeki küçük bir kapalı havza içinde yer alan (çalıkdüzü) 1500 ha’lık tuzlu ve sığ bir göldür. Göl küçük derelerle beslenir. Büyük cılıbıt alanda üremektedir. Sakarca, angıt ve çamuran dahil büyük sayıda su kuşu gölde kışlar. Flamingo, dikkuyruk ve uzunbacak genelde üreme sonrası dönemde gölde gözükür. Bölgede üreyen diğer kuşlar arasında yeşilbaş, uzunbacak, kılıçgaga, akçacılıbıt ve kızkuşu vardır. Mogan Gölü : Gölbaşı ilçesi sınırları içerisindedir. Ankara’nın 20 km. güneyinde bir tatlı su gölüdür. Göl başta Yavrucak Deresi olmak üzere çok sayıda küçük dereyle beslenmektedir. Alan; alaca balıkçıl, macar ördeği, pasbaş patka ve dikkuyruğun üreyen popülasyonları ile önemli kuş alanı statüsü kazanır. Sonbahar sonunda ve ilkbahar öncesinde aralarında macar ördeği, pasbaş patka ve sakarmekenin de bulunduğu çok sayıda su kuşu gözlenir. Alanda üreyen diğer türler arasında, küçük batağan, bahri, kızılboyunlu batağan, kara boyunlu batağan, küçük balaban, boz ördek, yeşilbaş, saz delicesi, sakarmeke ve uzunbacak sayılabilir. Alan aynı zamanda özel çevre koruma bölgesidir. Kızılcahamam Ormanları (Soğuksu Milli Parkı) : Çamlıdere ve Kızılcahamam ilçelerini kapsar. Çıplak İç Anadolu Platosu’nun kuzey ucunda yer alan ormanlık ve dağlık bir bölgedir. Bölgede milli park dışında kalan alanlarda kısıtlı ormancılık yapılmaktadır. Kara leylek, sakallı akbaba, küçük akbaba, kızıl akbaba, kara akbaba ve küçük kartalın üreyen popülasyonları ile önemli kuş alanı statüsü kazanır. Kavaklı Dağı : Güdül ve Dörtdivan ilçelerini kapsar. Alandaki kara akbaba üreme sahası, Sakarya Nehri’nin kollarından olan Kirmir Çayı’na akan Savari Deresi’nin oluşturduğu 10 km. uzunluğunda bir vadidir. Alanda kara akbaba üremektedir. İnözü Vadisi : Beypazarı ilçesi sınırları içerisindedir. Beypazarı’nın kuzeyinde yüksekliği 100 m’ye ulaşan bir vadidir. Kayalıklarda yuva yapan karaleylek, bıyıklı doğan popülasyonu ile önemli kuş alanı statüsü kazanır. Vadide üreyen diğer kuşlar arasında, küçük akbaba ve kuzgun sıralanabilir. Sarıyar Barajı ( Nallıhan Kuş Cenneti) : Beypazarı, Nallıhan ve Mihalıçcık ilçelerini kapsar. Sarıyar Baraj Gölü’ne akan akarsuların ağızlarındaki sulak alanları ve gölün kuzeyindeki kayacıkları içine alır. Bölgede kuluçkaya yatan önemli türler arasında gece balıkçılı, karaleylek, küçük akbaba, bıyıklı doğan sayılabilir. Göç sırasında ise çok sayıda leylek ve angıt için konaklama noktasıdır. Küçük akbalıkçıl, gri balıkçıl, gece balıkçılı aynı kolonide kuluçkaya yatar. Kara çaylak ve gökdoğan ürer. Bölgede arada sırada gözlemlenen ak kuyruklu kartal büyük olasılıkla yakın çevrede üremektedir. Beynam Ormanı : Kuluçkaya yatan iki çift şah kartal ile önemli kuş alanları statüsü kazanır. Nallıhan Kuş Cenneti : Nallıhan Kuş Cenneti ve Çayırhan sulak alanı da kuş gözetlemeye elverişli alanlardır.

Ankara Kalesi


ANKARA KALESİ :

Ankara’nın simgesi olan Ankara Kalesi’nin ilk yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, kaynaklardan MÖ.II.yüzyıl başında Galatların Ankara’da hüküm sürdüğü zaman bu kalenin varlığı bilinmektedir. Nitekim Romalılar Galatların üzerine yürüdüğü zaman Galat Kralı Tektosaglar bu kaleye sığınmıştır. Romalılar Ankara yöresini işgal ettikten sonra kent büyümüş ve surların dışına taşmıştır. Roma İmparatoru Caracalla MS.217’de surları onarmıştır. Kalede Roma dönemine ait kalıntılar dikkati çekerse de büyük ölçüde Bizans döneminde yapılmıştır. İmparator II.Constantinus MS.668’de Dış Kaleyi yaptırmış, İmparator Isaurili III.Leon ise kale duvarlarını onarırken İç Kale surlarını da yükseltmiştir. Bunun ardından İmparator Nikoporos 805’te, imparator Bazileus da 859’da bu kaleyi onarmıştır. Kale iç ve dış olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. İç surlar büyük olasılıkla MS.630 yılında İmparator Heraklius tarafından yapılmıştır. Arap saldırıları sırasında büyük hasara uğramış bu nedenle de MS.859’da Bizans imparatoru III.Mikhael tarafından büyük ölçüde onarılmıştır. Bu arada da kaleye dış surların eklendiği sanılmaktadır. Dış surlar kuzey-güney doğrultusunda 350 metre, batı-doğu doğrultusunda ise 180 metre boyunca uzanmaktadır. Bu surlar İç Kalenin güney ve batı duvarları ile dik açı oluşturur. Doğu duvarı tepenin konumuna uygun olarak girinti ve çıkıntılar yapar. Dış Kale eski Ankara şehrini çevirmekte idi. Selçuklular 1073’te yöreyi ele geçirmiş, ardından kaleye ilaveler yapmışlardır. Haçlı komutanı Raimond 1101’de kaleyi ele geçirmişse de Selçuklular bu işgale son vermiştir. I.Alaaddin Keykubat kaleyi onarmış, Sultan II.Alaaddin Keykavus da 1249’da bazı ekler yaptırmıştır. Osmanlılar zamanında kalenin surları Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından 1832’de onarılmıştır. İç kale dikdörtgen plan düzeninde olup, yöresel Ankara taşı (bazalt) ve çevreden toplanan mimari parçalardan yapılmıştır. Ankara Kalesi’nin 15-20 metre aralıklarla yerleştirilmiş 20’den fazla kulesi vardır. Kuleleri beşgen olup, kalenin esas girişi güney yönündedir. Ayrıca iç kalenin doğusundaki yuvarlak kule Doğu Kale olarak isimlendirilmiştir. Bent (Hatip Çayı) Deresi’ne bakan kuzey yönünde, Bent deresi’nden 110 m. yükseklikteki burca Ak Kale ismi verilmiştir. Kalenin dış kuleleri dikdörtgen şeklinde olup bunların iki kapısı vardır. Bunlardan birisine Dış Kale Kapısı, diğerine de Hisar Kapısı isimleri verilmiştir. Hisar Kalesi üzerinde İlhanlı döneminden kalan bir yazıt bulunmaktadır. Ankara Kalesi içerisinde Osmanlı döneminde XVII.yüzyıldan sonra yerleşim olmuş ve bunlara ait bazı Ankara evleri günümüze ulaşmıştır. Kaynaklardan, kale içerisinde 600 civarında evin 170 çeşmenin, su sarnıcının ve hububat ambarlarının bulunduğu öğrenilmektedir. Aynı zamanda burada Alaaddin Camisi bulunmaktadır.

Ankarada Kış


Elmadağ Kayak Merkezi Ankara sınırları içinde, Elmadağ`ın kuzey yamaçlarında yer almaktadır. Kent merkezine yakınlığı avantajıdır. Ankara`ya 18 km. uzaklıktadır. Şehir merkezinden kayak tesislerine ulaşım üniversite araçları ve özel araçlarla mümkündür. Kayak merkezi Elmadağ`ın kuzey yamaçlarında, 1500-1850 m. yükseklikler arasında bulunmaktadır. Pistler ağaçsızdır ve alpin çayırlarla kaplıdır. Karasal iklimin hüküm sürdüğü merkezde kayak sezonu ocak-mart arasında olup, kar kalınlığı 30-60 cm’dir. Alanda kayak evi ile bir otel ve iki restoran bulunmaktadır. Hava Kuvvetleri’ne ait teleski tesisi, kar üstü aracı ve kafeterya hizmet vermektedir. 548 m. uzunluğunda, saatte 720 kişi kapasiteli bir adet teleski bulunmaktadır. Pist kolay ve orta zorluk derecelerindedir.

Ankara Ormanları


BEYNAM:Ankara-Kayseri yolunda ankaraya 40 km uzaklıkta bala ilçesine bağlı bir köydür ama biz onu ormanıyla tanırız..beynam ormanı günümüzde ankaranın yeşil kalmış sayılı yerlerinden biridir ve piknik için idealdir. yani eskiden buralar yemyeşildi diyebileceğimiz iç anadolunun sarı, bozkır bitkiörtülü topraklarının yeşil bir kalıntısıdır.


KIZILCAHAMAM:Soğuksu Millî Parkı, 1959 yılında Millî Park olarak tesis edilmiştir. Ankara'ya yakın olması hem avantaj hem dezavantaj teşkil etmektedir. Kızılcahamam ilçesi sınırları içersinde bulunmaktadır ve Ankara merkezine 80 kilometre uzaklıktadır. Arazisi volkanik bir sahadır. Bu nedenle içersinde bol miktarda sıcak ve soğuk su kaynakları olmaktadır ve bunlar kaplıca turizmi açısından da kullanılmaktadır. En yüksek noktası ise 1789 rakımlı Arhul tepesidir. Sarıçam ağırlıklı(%65) orman yapısı içersinde Karaçam (%24), Köknar (%6)ve Meşe(%5) de bulunmaktadır. -Flora yönünden de zengin bir bitki yapısına sahip iken bugün maalesef flora küresel ısınma nedeni ile de yok olma tehlikesi içerisindedir. -Milli Park alanının 800 hektarı ormanlık saha 250 hektarı ise açıklık olarak bulunmaktadır. Sahanın 1/3 ü kullanma, 2/3 ü ise koruma sahası olarak düzenlenmiştir. -Milli Park alanında ayı, çakal, yaban domuzu gibi hayvanlar ve 35'in üzerinde kuş cinsi yer almaktadır. -Ayrıca soyu tükenmekte olan KARA AKBABA da Milli Park içerisinde koruma altına alınmıştır. -Parka bağlı olarak kurulmuş üretme çiftliğinde ise kınalı keklik, çim keklik, şahin, sülün, bıldırcın ve güvercin bulunmaktadır. Park içersinde 16 kilometrelik çevre yolu, idare binası, misafirhane, gazino, memba suyu işletmesi, turistik otel gibi mekanlar da yer almaktadır.

Ankara da Kaplıca


xx...Haymana Kaplıca alanı Ankara İl merkezine 73 km., Esenboğa Havaalanına yaklaşık 100 km. uzaklıktadır. Ankara’dan Haymana ilçesine düzenli olarak sefer yapan toplu taşım araçları bulunmaktadır. Konumu: Haymana Kaplıca alanı Ankara İlinin güneyinde yer alan Haymana İlçe merkezindedir. Yükseklik: Kaplıca alanı deniz seviyesinden yüksekliği 1200 metredir. İklim Özellikleri: Kaplıca alanında İç Anadolu Bölgesinin yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı olan genel iklim özellikleri görülmektedir. Haymana ilçesindeki kaplıcanın su sıcaklığı 44.5 °C’dir. Suyun bileşimi; bikarbonat, kalsiyum, sodyum, magnezyum ve karbondioksitten oluşmaktadır. Mide, karaciğer, pankreas, damar sertliği, akciğer rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.

xx....Kızılcahamam :Suyun ısısı; büyük kaplıca kaynağında 47 °C, küçük kaplıca kaynağında 44 °C, Kızılcahamam Maden Suyu kaynağında 19.5 °C, Acısu Kaplıcası kaynağında 34 °C, Şey Hamamı kaynağında 43 °C, Acısu kaynağında 37 °C’dir. Su fiziki ve kimyasal bileşim olarak hipertermal, hipotonik sular sınıfındadır. Tesislerden içme ve banyo kürleri şeklinde yararlanılmaktadır. İçme kürleri karaciğer, safra kesesi, mide ve bağırsak, iç ve dış sökresyon kolenlar ve metabolizma hastalıkları; banyo kürleri kalp, dolaşım bozuklukları, romatizma üzerinde etkilidir. Alan çevresinde konaklama tesisleri mevcuttur.

Ankarada Mağara Turizmi


Bizans Dönemi Mağaraları : Güdül ilçesi, Kirmir Çayı kenarında İnönü mevkiinde bulunmaktadır. Bu tarihi yerüstü mağaralarının Bizanslılar döneminden kaldığı tahmin edilmektedir. Dağın içini oymak suretiyle yapılan bu mağaralarda, merdivenlerle kat kat yukarılara çıkılmaktadır. İç Anadolu`daki Ürgüp-Göreme mağaralarına benzerlik göstermektedir. Aynı zamanda burası, merkezi bir yerdeki kilisesi ile bir köy topluluğunu andırmaktadır. Kirmir Çayı’nın zamanla altını oyduğu dağın parçalanmasıyla yukarı katlara çıkan merdivenlerin bazıları, açıkta kalmış tarihi bir görünüm arz etmektedir. Tuluntaş Mağarası : Ankara`ya 15 km. uzaklıkta Gölbaşı ilçesindedir. İncek, Hacılar ve Tuluntaş köyleri arasındaki Karayatak Tepe mevkiinde bulunmaktadır. Uzunluğu 5 km., genişliği 1-1.5 km., yüksekliği 30-40 m. olan büyük bir kireç taşı bloğunun içinde, kimyasal erimeler sonucunda oluşan mağarada görülmeye değer dikit, sarkıt ve sütunlar bulunmaktadır.

Ankara Tavşanı


Dünyada Avustralya`dan Fransa`ya kadar birçok ülkede yetiştirilen ve sayıları milyonlarla ifade edilen Ankara Tavşanı, anayurdundaki birkaç çiftlikte bine yakın bulunuyor. Ankara Tavşanı tarihi belgelere göre 1723 yılında Anadolu`da tamamen yok olmuştur. Almanya`da yaşayan gurbetçi bir vatandaş tarafından yeniden anayurduna getirilen Ankara Tavşanı kayseri`de bir çiftlikte yetiştirilmeye başlanmıştır. Ankara`da Tarım ve Köyişleri Bakanlığı`na ait bir enstitüde de yetiştirilen Ankara Tavşanının sayısı sadece 500-1000 arasındadır. Tesadüfen bulunulan bu ırkı anayurdunda yaygınlaştırma çalışmaları devam etmektedir. Çok değerli olan Ankara Tavşanı anayurduna kolay uyum sağlamıştır. Ankara Tavşanı, bir batında 4 ile 14 arasında yavru doğurur. 40 santimetreye kadar ulaşan yünü iki-üç aylıkken kırkılmaya başlar ve her hayvan yılda ortalama 1 kilo yün verir. Hafif ve yüksek ısı tutan, özellikle angora kazak üretimi ve elektromanyetik etkisi nedeniyle romatizma hastalan için üretilen giyeceklerde kullanılan Ankara Tavşanının yünü altın değerindedir. Ankara Tavşanından elde edilen Angora yünü, koyun yününe göre sekiz kat fazla ısı vermekte ve alerjiye de yol açmamaktadır. Ankara Tavşanının yününden yapılan korse, dizlik, iç çamaşırı, fizik tedavi ve nevraljide kullanılan termal giysilerin, dolaşım bozukluğu ve romatizma başta olmak üzere bir çok hastalığa iyi gelmektedir.

Ankara da alış veriş


Ankara'da 7 yıldızlı alışveriş merkezi :...........

Benzeri Dubai'deki dünyanın tek 7 yıldızlı oteli Burj El Arap'da bulunan iki akvaryum ve buz pateni pisti ile Başkentlilere hizmet verecek Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi, 10 Aralık Pazartesi günü açılıyor(2007).Açılışa Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün de katılacak.Toplam 180 bin metrekare inşaat alanına sahip Panora, beş futbol sahası büyüklüğünde yeşil alanı, "kristal küre"yi andıran cam kubbesi, içinde köpekbalıklarının yüzdüğü akvaryumlarının yanı sıra eğlence ve spor merkezleri, restoranlarıyla başkentlilere hizmet verecek. Panora'da, Ankara ve Türkiye'yle ilk kez tanışacak yabancı markalarla toplam 180 mağaza yer alıyor.MARKALARDA İLKLERGap Baby, Türkiye'de ilk mağazasını Panora'da açacak markalar arasında bulunuyor. Zara Grubu, Zara Home da dahil olmak üzere 7 ayrı markasıyla Ankaralı tüketicilerle Panora'da buluşacak. Sephora, Locciante, Imaginarium, Numnum, Midpoint markaları da Ankara'da ilk olarak Panora Alışveriş Merkezi'nde tüketici ile buluşacak. Cadde mağazacılığı yapan Villeroy Boch markası da alışveriş merkezinde ilk mağazasını açacak. Söz konusu firmaların yanı sıra alışveriş merkezinde küçük lunapark ve buz pateni pisti de başkentlilere sunulacak. KÖPEKBALIKLARI BAŞKENTE GELDİAlışveriş merkezinin ikinci katında, benzeri Dubai'deki dünyanın tek 7 yıldızlı oteli Burj el Arap otelinde bulunan iki adet akvaryum yerleştirildi.Birinde mercan diğerinde köpekbalığı olan akvaryumların her biri 75 ton su kapasiteli. Mercan akvaryumu büyüklük açısından Avrupa 5'incisi olma özelliğini taşıyor. Öte yandan köpekbalığı akvaryumu ise Türkiye'deki en büyük kapalı sistem akvaryumu.Panora'nın içerisinde buz pateni sahası ve bowling salonlarının bulunduğu 6 bin 500 metrekarelik eğlence merkezi, 12 salonluk sinema, 5 bin metrekarelik spor merkezi ile 10 bin metrekare üzerine kurulan hipermarket ve Türkiye'de ilk kez alış veriş merkezine açılacak kültür merkezi bulunuyor. Panora'da ayrıca bin 500 araçlık kapalı, bin araçlık açık olmak üzere toplam 2 bin 500 araçlık otopark, ziyaretçilere hizmet verecek.

Ankara resimleri





































Ankara Keçisi


Ankara Keçisi tiftik verimiyle diğer keçilerden ayrılan, Orta Asya'da tarih sahnesine çıkmış, günümüzden 7-8 yüzyıl önce, Türklerin Anadolu'ya gelirken beraberlerinde getirdikleri bir keçi ırkıdır.

Türklerin Anadolu’ya yerleşmesinden sonra, özellikle İç Anadolu'nun iklim koşullarına uyum sağlamış, ırk özellikleri netleşmiş ve bu bölgeye özel bir ırk olarak ünü dünyaya yayılmıştır. 1840'lı yıllara kadar sadece İç Anadolu'da yetiştirilmiş ve bu tarihten sonra Güney Afrika'ya(1838) ve Amerika'ya(1849) götürülmüş ve bu ülkelere de uyum sağlamıştır.

Anadolu'ya özgü olan bu ırk, tüm dünyada da Ankara Keçisi (Angora goat) olarak tanınmaktadır.

Ankara Keçisinden elde edilen en önemli ürün tiftik olmakla beraber, etinden, derisinden ve nadir olarak da sütünden yararlanılmaktadır. Tiftik, ayrıca mohair olarak da bilinir. Bu tanım batı dillerine Arapça ‘muhhayyer’den geçmiştir.

Bugün dünyanın bir çok ülkesinde Ankara Keçisi yetiştirilmekte ve yüksek verimler elde edilmektedir. Ancak elde edilen tiftik, incelik ve yumuşaklık gibi önemli özellikleri bakımından yurdumuzda üretilen tiftikler seviyesine ulaştırılamamıştır. Diğer ülkeler tiftik verimini ortalama 4 kg’a (3- 6) çıkarmıştır. yurdumuzda ise tiftik verimi 1,8-2 kg civarındadır.

Tiftik, parlak elastik, zararlı güneş ışınlarını geçirmeyen, nem çeken, ısıya dayanıklı, kolayca boyanabilen ve kolay kir tutmayan bir elyaf olmasından dolayı, dokuma sanayinin vazgeçilmez bir hammaddesidir; tekstil ve trikotaj sanayinde aranılan bir ürün özelliğiyle erkek ve kadın dış giyim sanayinde, döşemelik kumaş üretiminde, dekoratif amaçla, battaniye, halı, şal, şapka, atkı üretiminde, astarlık kumaş olarak, tela, battaniye ve kilim yapımı gibi değişik alanlarda kullanılmaktadır.

Ülkemizde Ankara Keçisi varlığı ekonomik, sosyal ve doğal faktörlerin etkisi altında her geçen gün azalma göstermektedir. Bu azalmada tiftik fiyatlarındaki yetersizlik ve pazar sorunu, meraların bilinçsiz kullanımı ve ziraat alanlarına dönüştürülmesi, yine meraların orman alanı olarak kullanılması, yetiştiricilere gerekli bilginin verilerek yoğun yetiştiricilik yöntemlerine alıştırılmaması, et fiyatlarının tiftik fiyatlarına göre daha fazla artması gibi nedenler rol oynamaktadır.

Şu an yetiştiriciliği sürdüren yurttaşlarımızın çoğu için tek neden, geleneksel değerlere bağlılıktır.

Ankara kedisi

Nesiller boyu ‘Ankara’ her uzun tüylü kediyi nitelendirmek için kullanılan bir terim olmasına rağmen, tek safkan Ankara Kedisi, ataları Türkiye’den çıkmış olan Türk Ankara’sıdır. Anayurdu Türkiye/Ankara olan Ankara Kedisi (Felis domesticus angoriensis) narin yapılı, avcılık özellikleri çok gelişmemiş, oyuncu yapıda hayvanlardır.

1962’de birkaç Amerikan askeri personeli Ankara Hayvanat Bahçesinde 45 yıllık bir üretim programının ürünü olan Ankara Kedilerini fark etti. Bunlardan birkaç çiftini Amerika’ya götürerek burada da ırka ilginin doğmasını sağladılar. Günümüzde Ankara Kedileri Dünya’nın birçok ülkesinde sevilip, ilgiyle üretilmektedir. Gösteri hayvanı olarak ta tercih edilen bir ırktır.

Morfolojik Özellikleri :

İdeal Ankara Kedisi, uzun ve adeleli vücuduna rağmen her hareketiyle parıldayan ipeksi tüyleriyle dengeli ve zarif bir kedidir.

Kafası küçük ya da orta büyüklükte, burun kısmı üçgendir. Profili kafası ve burun üstü göz önüne alındığında iki düz çizgidir. Kulaklar büyük,uzun ve uçları tüylü, birbirine çok yakın, başın mümkün olduğunca üstünde ve diktir. Gözler iri, badem biçimli ve çeşitli renklerde olabilir. Gözler yeşilin her tonu, sarı, bakır rengi ya da mavi olabilir. Tüyleri ipeksi ve birçok renkte olabilir ancak en bilineni beyazdır. Beyaz renkli ve bir gözü mavi olanlarda ise mavi göz tarafındaki kulağın sağır olma ihtimali yüksektir. Yavru kedilerin tüyleri daha kısadır ve genellikle 9 haftalıkken değişmeye başlar. Erişkinliğe yaklaştıklarında ipeksi hallerini alırlar. Erişkin tüylerin tamamlanma yaşı ortalama ikidir.Erkekler dişilere göre daha iri yapılıdır.

Ankara Moda Günleri







Ankara Türküleri


"Ayaş Yollarından Aştım Da Geldim"

Ayaş yollarından aştım da geldim

Boyunu boyuma ölçtüm de geldim

Güzeller içinden seçtim de geldim

Yandım Allah yandım yandırma beni

Seviyorum diyerek gandırma beni

Derin uykulardan galdırma beni

Ayaş yollarında kervanın mı var

Beni öldürmeye fermanın mı var

Ağlamaya sızlamaya dermanın mı var

Yandım Allah yandım yandırma beni

Seviyorum diyerek gandırma beni

Derin uykulardan galdırma beni

Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek

Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek

Bana ettiklerin az mı gelecek

Yandım Allah yandım yandırma beni

Seviyorum diyerek gandırma beni

Derin uykulardan galdırma beni

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx




"Ankara'nın Taşına Bak ''





Ankara'nın taşına bak


Gözlerimin yaşına bak


Biz düşmanı esir ettik


Şu feleğin işine bak


Pek şanlıyız


Ankara'nın taştır yolu


Her tarafı asker dolu


Artık yetiş Kemal Paşa


Kan ağlıyor Anadolu


Pek şanlıyız


Ankara'da şanlı ordu


Her tarafa çadır kurdu


Türk ordusu karşısında


Zalim düşman kaçıyordu


Ankara'dan uçan kuşlar


Aydın yaylasında kışlar


Düşman bize teslim oldu


Kolu nişanlı çavuşlar


Pek şanlıyız....

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx






''Hüdayda''





Aman bulguru kaynadırlar


Serine yayladırlar


Bizde adet böyledir


Güzeli ağladırlar


Aman çirkini söyledirler


Fidayda (hüdayda) da Ankaralım fidayda


Beşyüz altın yedirdim bir ayda


Gitti de gelmedi ne fayda


Başını da yesin bu sevda


Aman dama çıkma baş açık


Arpalar kara kılçık


Aman arpalar kara kılçık


Eğer gönlün var ise


Aman gey galucu yola çık


Fidayda (hüdayda) da Ankaralım fidayda


Beşyüz altın yedirdim bir ayda


Gitti de gelmedi ne fayda


Başını da yesin bu sevda

Ankara Tava


Ankara Tava tarifi
için Malzemeler :

• 1.5 kg. kol tarafından koyun eti • 9 su bardağı su • 1 orta boy soğan • 4.5 su bardağı pirinç • 4 diş sarmısak • 10 adet tane karabiber • 4 çorba kaşığı tereyağı • 1 çorba kaşığı zeytinyağı • Tuz, karabiber

Ankara Tava
yemeğinin hazırlanışı:

Pirinci ayıkladıktan sonra beyaz suyu gidene kadar iyice yıkayın. Tuzlu sıcak suda yarım saat bekletin, süzün.Eti 8 eşit parçaya bölün. Bir tencereye koyun, soyup ikiye böldüğünüz soğanları, soyulmuş bütün sarmısakları, tane karabiberleri ve 9 su bardağı suyu ilave edip kaynatın. Kaynamaya başladığında üzerinde oluşan köpükleri bir kaşıkla alın, ağzını kapatarak kısık ateşte et yumuşayana kadar haşlayın. Etin suyunu süzüp ayrı bir kaba alın.Derin bir fırın kabına ıslatılmış pirinci yayın. Bir tencerede tereyağı ve zeytinyağını kızdırın, 6 su bardağı et suyu, karabiber ve tuz ekleyip kaynatın. Sıcak et suyunu pirincin üzerine dökün. Haşlanmış etleri pirincin üzerine yerleştirin. 160 derece ısıtılmış fırında pilav suyunu çekip, etler kızarana kadar yaklaşık 45-50 dakika pişirin. Servis yapmadan önce, etleri üzerinden alıp, pilavı karıştırın. Pilavı servis tabağına koyun, etleri üzerine dizdikten sonra servis yapın.

Ankara Seymenleri




SEYMENLERAdı Oğuz, Soyu Oğuz,Boyu Oğuz, Töresi Oğuz,Kendi Beyini kendi Seçer,Çağ kapanıp Çağ açar,Vatan için serden geçer,Doğrularla hemhal olan, Yiğitlikte aslana timsal olan,Sadakat ta dünyaya emsal olan onlar,Anadolu’yu yurt yapanSelçuklu’nun temelinde onlar vardı3 kıtada at koşturanOsmanlının özünde onlar vardı27 Aralık 1919′da Dikmen sırtlarında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e “Paşam seni Görmeye Geldik, bu Vatan Uğruna ölmeye Geldik” diyerek Cumhuriyetin Temelinde onlar vardı.Onlar Bir Gerçek,Onlar Bir Tarih,




Atatürk, o zamanki adıyla Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya ilk gelişlerinde Ankara halkı tarafından bir Oğuz geleneği olan Seymen Alayı ile karşılanmıştır. “Seymen Alayı, daima kızılca günlerde kurulurdu. Yani millî felâket günlerinde, bir beyliğin ve bir devletin yıkılışı sırasında, halk yeni bir devlet kurmaya başlamak, yeni bir reis seçmek için Seymen alayı kurulurdu. Bu alay yeni devleti kurar, yeni reisi seçerdi”.İşte Atatürk’ün Ankara halkı ile ilk karşılaşması böyle oldu. Dikmen’de karşılama heyetini ve devlet memurlarını bir arada görünce, otomobilden indi. Herkesin ayrı ayrı ellerini sıktı.Biraz daha ileri gidince yedi yüz delikanlı, Zeybek kıyafetinde ve ellerinde teke palalar olan Seymenleri dimdik ve canlı olarak görünce bu zeybek alaylarına büsbütün hayretle kaldı. Bu muazzam ve tarihte eşi az görülmüş tezahürata şaşa kaldı. Bu koç yiğitlere sert bir sesle:Merhaba efeler…Diye, yüksek sesle selamladı. Efeler hep bir ağızdan:Sağ ol paşa HazretleriArkadaşlar, buraya niçin geldiniz?Efeler hep bir ağızdan:Millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik…Mustafa Kemal:Fikrinizde sabit misiniz?Tekrar bağırdılar:And olsun…Mustafa Kemal’in gözleri yaşararak:Var olun yiğitler…




“SEYMEN” ne demektir?




Seymen, Ankara ve çevresinde yaygın olarak Ankara Efesi, Ankara yiğidi olarak bilinir… Seymenlik geleneğinin kökleri Orta Asya Oğuz Türkleri’ne kadar uzanmakla beraber, bu gelenek 14’üncü yüzyılda Ankara’da devlet kuran Ahiler döneminde yeniden biçimlenmiştir. Zira Ankara, 14’üncü yüzyılda kardeşlik, eşitlik, paylaşım ve demokratik esaslar üzerine kurulu Ahiler Cumhuriyeti’ne ev sahipliği yapmıştır. Mertlik, cömertlik ve bilgelik ilkelerini esas alan Seymenler de Ahi Teşkilatı’nın askeri (Seyfi/ Kılıç) kanadını oluşturmuştur. Bugünkü tanımıyla “Seymen Alayı” ya da Ahiler döneminde “Yiğit Alayı” denilen gelenek o devirlerdendir ve yalnızca Ankara’da korunmuştur. Ankara Ahiler Devleti’nde şehrin ve çevrede yer alan kasaba ve köylerin koruyucusu ve muhafızı olarak Seymenler işlev görmüştür. Sivillerden oluşan ve gönüllü bir kurum olan Seymen (Yiğit) Alayları, zorunlu durumlarda ve çoğu kez savunma amaçlı olarak işlev görmüştür.Seymen Alayı ise, bunalım ya da geçiş dönemleri olarak da nitelendirilebilecek “kızılca günler“de kurulan bir Oğuz töresidir. Diğer bir deyişle, milli felaket günlerinde, bir beyliğin ya da devletin yıkılışında; Yeni devleti kurmak ve yeni lideri seçmek için Seymen Alayları tertiplenmiştir… Seymenlik geleneğinin köklü tarihinde son büyük Seymen Alayının düzenlenişi ise 27 Aralık 1919′a rastlamaktadır. Anadolu işgal altındayken Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya gelmesi ve görkemli karşılanışı, tıpkı Oğuz geleneğindeki gibidir: 27 Aralık milli bir galeyan anıdır ve bu özel günde Seymen Alayı kurulmuştur. Halk, Oğuz töresinde olduğu gibi liderini seçmiştir . Yüzlerce yıldan beri sivil bir oluşum olarak var olan ve Ankaralıların kollektif hafızasında yaşaya gelen mertlik, cömertlik, bilgelik ilkeleri üzerine kurulu olan Seymenlik geleneği, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Ulu Önder’in direktifleriyle kurulan Ankara Kulübü Derneği çatısı altında büyük bir titizlikle yaşatılmakta ve gelecek kuşaklara aktarılmaktadır… Günümüzde Seymen, Ankara’nın kültürel değerlerini, bu ülkenin üzerine kurulu olduğu temelleri iyi bilen, yaşayan, yaşatan ve bu değerlerin yaşamasının devamlılığını sağlamak üzere maddi ve manevi fedakarlıkları esirgemeyen kişi olarak tanımlanmaktadır… Seymen ünvanı günümüzde, Ankara Kulübü Derneği’nce verilen teorik ve uygulamalı eğitim süreci sonucunda “Seymen” olmaya değer görülen kimselere verilmektedir. Eğitim süreci; oyun, müzik ve kültür eğitimi yanında, sosyal terbiyeyi de içermektedir. Eğitim aşamalarını başarıyla tamamlayan Seymen adaylarına, Dernek tarafından yapılan törenle Seymenlik beratı verilir.




Ankara da Hotel

Aktif Metropolitan Otel:
Genel Otel Özellikleri Otel Aktif Metropolitan Ankara 96 Toplam Odalı, 196 Toplam yatak kapasiteli, 4 suit Odalı, 16 Çocuk Suiti, 1 Özurlü Odası, 4 Sigara İçilmeyen Odalı, 71 Standart Oda ve şehir manzarası olan Otelin Oda Detayları, direk telefon, minibar, kasa, internet bağlantısı, çay ve kahve makinesi, kablolu tv, uydu tv, digiturk, merkezi klima, küvet-banyo, wc, saç kurutma makinası, banyoda telefon olarak dizayn edilmiştir.Yiyecek ve İçeceklerAktif Metropolitan Otel'in çalışma sistemi oda kahvaltı, yarım pansiyon, kahvaltı salonu, pastane, kafeterya, lobi bar, teras bar, Restoran bar, vitamin bar. 2 özel restoran, 2 kapalı alakart 300 Kişilik restoranında İtalyan Mutfağı, Fransız Mutfağı, Osmanlı Mutfağı ve Dünya mutfağının kusursuz servisi ile müşterilerine unutulmaz anlar yaşatıp özel günler sunmaktadır.Toplantı ve KongreAktif Metropolitan Otelin tam donanımlı 3 toplantı salonunda tepegöz, perde, beyaz tahta, Slayt projektör, flipchart, projeksiyon, barkovizyon, ses sistemi, mikrofon, video player, dvd player, televizyon, klima, ışık sistemi, simultane çeviri sistemi mevcut olup, En büyük salon kapasitesi 400 kişilik Balo salonu 300 Kişiliktir.Otel ServisleriAktif Metropolitan Otelin merkezi klima ve ısıtma, tv köşesi, oyun odası, internet bağlantısı, business Merkez, kuaför salonu, çamaşırhane, ütü, kuru temizleme, resepsiyonda kasa, market, hediyelik eşya, 24 saat oda Servisi, jeneratör, telefonla doktor, ücretli bebek bakıcısı, ücretsiz otopark hizmetlerinden yararlanabilirsiniz.Boş Zaman ve EğlenceAktif Metropolitan Otel Ankara Kapalı havuz çocuk bölümlü, ısıtmalı havuz, Türk hamamı, Fin hamamı, sauna, masaj, jakuzi, fitness merkezi, aerobik, masa tenisi, bilardo, gece klübü gibi zengin aktivitelere sahiptir.UlaşımOtel Aktif Metropolitan Ankara şehir merkezinde, Ankara hava alanına 45 km, Kapadokya 230 km, Abant 200 km, Mesafede yer almaktadır.Otel Fiyatları AKTIF METROPOLITAN OTEL 2008 Kahvaltı Dahil Tek Kişilik Oda 95 € Çift Kişilik Oda 120 € Özel günlerde farklı fiyat uygulaması olabileceğinden detaylı bilgiyi operatörlerden öğrenebilirsiniz..

Havlu Kenarı

















En Güzel Havlu Kenarı İşlemeler:

Dantel









EN GÜZEL DANTEL ÖRNEKLERİ: